SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

BED’UL-HALK

<< 1320 >>

2. YEDİ YERYÜZÜ HAKKINDA NAKLEDİLEN RİVAYETLER

 

وقول الله تعالى: {الله الذي خلق سبع سماوات ومن الأرض مثلهن يتنزل الأمر بينهن لتعلموا أن الله على كل شيء قدير وأن الله قد أحاط بكل شيء علما} /الطلاق: 12/. {والسقف المرفوع} /الطور: 5/: السماء. {سمكها} /النازعات: 28/: بناءها، كان فيها حيوان. {الحبك} /الذاريات: 7/: استواؤها وحسنها. {وأذنت} /الانشقاق: 2/: سمعت وأطاعت. {وألقت} أخرجت {ما فيها} من الموتى {وتخلت} /الانشقاق: 4/: عنهم. {طحاها} /الشمس: 6/: دحاها. {بالساهرة} /النازعات: 14/: وجه الأرض، كان فيها الحيوان، نومهم وسهرهم.

Allah Teala şöyle buyurmuştur: "Allah o yüce Yaratıcıdır ki, yedi kat göğü ve yerden de bir o kadarını yaratmıştır. Allah'ın emri ve hükmü bunlar arasında inip durur ki, Allah'ın her şeye kadir olduğunu ve Allah'ın her şeyi ilmiyle ihate ettiğini, O'nun ilmi dışında hiçbir şey olmayacağını siz de bilesiniz. " [Talak,12}

 

السقف المرفوع Yükseltilmiş tavan", gökkubbe / sema anlamına gelir. سمكها çatısı'/ tavanı, binası / kuruluşu anlamındadır. الحبك kelimesi, yörüngelerin düzgünlüğünü ve mükemmelliğini anlatır. أذنت fiili, göğün dinleyip boyun eğdiğini (itaat ettiğini) anlatmaktadır. Atmak anlamına gelen ألقت fiili, yerin içindeki ölüleri dışarı çıkarıp atmasını ifade ederken, boşalmak anlamındaki تخلت fiili, yeryüzünün içindeki ölülerden boşalıp kurtulmasını anlatır. Onu yaydı, döşedi anlamına gelen طحاها cümlesinin eş anlamlısı دحاها dır. الساهرة kelimesi yeryüzü (düzlük, meydan) anlamına gelir. Bütün canlılar gecelerini ve gündüzlerini yeryüzünde geçirirler.

 

حدثنا علي بن عبد الله: أخبرنا ابن علية، عن علي بن المبارك: حدثنا يحيى بن أبي كثير، عن محمد بن إبراهيم بن الحارث، عن أبي سلمة ابن عبد الرحمن،

 وكانت بينه وبين أناس خصومة في أرض، فدخل على عائشة فذكر لها ذلك، فقالت: يا أبا سلمة، اجتنب الأرض، فإن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (من ظلم قيد شبر طوقه من سبع أرضين).

 

[-3195-] Bir arazi dolayısıyla bazı kimselerle anlaşmazlık yaşayan Ebu Seleme İbn Abdurrahman Hz. Aişe'ye gitmiş ve yaşananları ona anlatmıştı. Hz. Aişe ona şunları söyledi: "Ebu Seleme, gel bu toprak parçasından vazgeç. Zira Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kim haksızlık ederek, zulüm ile bir karış toprağı ele geçirse, yedi kat yer onun boynuna dolanır."

 

 

حدثنا بشر بن محمد: أخبرنا عبد الله، عن موسى بن عقبة، عن سالم، عن أبيه قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم: (من أخذ شيئا من الأرض بغير حقه، خسف به يوم القيامة إلى سبع أرضين).

 

[-3196-] Salim'in babası (İbn-i Ömer r.a.)dan naklettiğine göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Kim haksızlık ederek, zulüm ile çok küçük bir toprak parçasına el koysa, kıyamet gününde bu yüzden yedi kat yerin dibine geçirilir."

 

 

حدثنا محمد بن المثنى: حدثنا عبد الوهاب: حدثنا أيوب، عن محمد بن سيرين، عن ابن أبي بكرة عن أبي بكرة رضي الله عنه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (الزمان قد استدار كهيئته يوم خلق الله السماوات والأرض، السنة اثنا عشرا شهرا، منها أربعة حرم، ثلاثة متواليات: ذو القعدة وذو الحجة والمحرم، ورجب مضر، الذي بين جمادى وشعبان).

 

[-3197-] Ebu Bekre r.a.'in naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattığı günden bu yana hiç değişmeden, aynı şekilde sürüp gitmektedir. Bir yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Haram aylardan Zilkade, Zilhicce ve Muharrem peşpeşe gelir, Mudar kabilesinin (ayrı bir önem verdiği) Receb ise Cümade'l-Ahir ile Şa'ban arasındadır."

 

 

حدثني عبيد بن إسماعيل: حدثنا أبو أسامة، عن هشام، عن أبيه، عن سعيد بن زيد بن عمرو بن نفيل: أنه خاصمته أروى - في حق زعمت أنه انتقصه لها - إلى مروان، فقال سعيد: أنا أنتقص من حقها شيئا، أشهد لسمعت رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (من أخذ شبرا من الأرض ظلما، فإنه يطوقه يوم القيامة من سبع أرضين).

قال ابن أبي الزناد، عن هشام، عن أبيه، قال لي سعيد بن زيد: دخلت على النبي صلى الله عليه وسلم.

 

[-3198-] Hişam bin Urve'nin babası Urve İbnü'z-Zübeyr'den naklettiğine göre Said İbn Zeyd İbn Amr İbn Nufeyl'in başından şöyle bir olay geçmiştir: "Erva binti Ebı Uveys, Mervan'a müracaat ederek Said İbn Zeyd aleyhine dava açmıştı. Erva, kendi hakkı olan bir arazi parçasının bir kısmına Said İbn Zeyd'in el koyduğunu iddia ediyordu. Said İbn Zeyd bu dava üzerine şöyle demişti:

 

"Ben mi onun hakkı olan bir arazi parçasına el koymuşum!? Bu olacak iş değildir! Şehadet ederim ki, ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu işittim: "Kim haksızlık ederek, zulüm ile bir karış toprak parçasına el koyarsa, şüphesiz bunun yüzünden kıyamet gününde yedi kat yer boynuna dolanır!"

 

Bu rivayetin Said İbn Zeyd r.a.'den şu şekilde de gelmiştir: "Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem huzuruna vardırn ... " demiştir.

 

 

AÇIKLAMA:     İmam Buhari'nin başlık altında zikrettiği ayetle ilgili olarak Davudi şunları söylemiştir: "Bu ayet, yerlerin de gökler gibi katmanlar halinde olduğunu göstermektedir. "

 

طحاها cümlesini دحاها şeklinde tefsir eden Mücahid'dir ve sağa, sola her yönden yeryüzünü yayıp döşemek, sermek anlamına gelir.